Merhaba,
2018 yılında Instagram, Arşiv kayıtlarından çıkan değerli hatırlatma burada yani Blog’da da okuyucusunu bulmalıydı.
Gerçek müzikten ve gerçeklerden konuşalım istedim.
18 albümün neden dünya çapında yaklaşık 150 milyon sattığını kolayca anlayabilirsiniz. Pink Floyd sadece şarkı sözleri ve müzikalitesi ile değil klipleri, sahne performansları ve fan kulüpleri ile birçok kişinin hayatında izler bırakmış felsefi bakış açılarıyla da müzik dünyasının bambaşka bir yerine konumlanmıştır.
Belgeseli çekilmiş ve tabiri yerindeyse müzik dünyasına damgasını vurmuş bir müzik ekolüdür.
Pink Floyd’un 1979 sonunda çıkardığı The Wall albümü konusu ve içerdiği fikirler açısından dünyanın en büyük rock konsept albümlerindendir.
The Wall albümünün en genel olarak konusu bireyin yaşam koşullarının ve korkularının neticesinde kendisine, çevresine ve dünyaya yabancılaşmasını anlatır ve bunun en büyük nedenine vurgu yapar: İletişimsizlik. Dış dünya ile iletişimsizlik, izole yaşam ve yabancılaşma bireyde dış dünyaya karşı korku duyma ve ondan korunma ihtiyacını doğurur. Karşısındaki birey veya toplumla iletişim kurmayan insan ondan korkar. Albümdeki temel öğreti budur…
Hayatta kendinize yaptıklarınızın neticede başkalarını da etkileyeceğine vurgu yapar.
Tuğla metaforu yaşanan sorunların temelinde insanı çevresinden kopuşu, yalnızlığa sürüklenişi ve neticede koza benzeri bir duvar örüşü olarak tasvir edilir.
Waters albümün en son duyulan ”we came in – geldiğimiz yer” sözlerini, en başındaki ”Isnt this where – burası değil miydi?” sözleriyle birleştirince aslında tüm olayın bir döngü, bir tekrar içerdiğini veya içereceğini söylemeye çalışıyor.
Müzik evrensel bir dildir…
Müzikle ve Sevgiyle kalın.
Yasemin Emre